Türkiye’de son yıllarda özellikle Deli Yürek, Kurtlar Vadisi ve
son dönemde Ezel gibi dizilerde mafya babası, kabadayı gibi tiplemeler
canlandırılıyor. Mafya babası, kabadayı ya da serseri diyebileceğimiz insanların
her zaman ve her ülkede kendine göre bir şekil aldığını söyleyebiliriz.
Geçmişte
Osmanlı’da bu tip insanların oluşturduğu kesimler kendi içinde bir geleneğe
sahipti. Osmanlı’da kabadayılık, külhanbeyliği ve kopukluk olarak
adlandırılabilecek bu insanlar günümüzün mafya babası, çete reisi ya da
serserisine yakın karşılıklara sahipti. Ama kesinlikle aynı değildi.
Modern hayatın ve kapitalist anlayışın dünyanın her yerinde
hakimiyetini ilan etmesiyle birlikte geçmişin kabadayılığı ya da külhanbeyliği
de şekil ve içerik değiştirdi. Artık bu insanlara kabadayı denmediği gibi
Osmanlı’da kabadayı olarak isimlendirilen insanlar gibi de
davranmıyorlardı.
Kurtlar Vadisi dizisinin ülkemizde yıllardır reyting rekorlarını
kırması, belki Ezel dizisindeki Ramiz Dayı karakterinde kendini bulan o kendine
has duruşu bulunan kabadayıvari tipleminin insanımızda oldukça kabul görmesi
geçmişin bu kavramlarını yeniden ele almamızı sağladı. Tabi bu kavramları bugüne
yansıyan şekliyle ele almak gerektiğini söylemeye gerek yok.
Osmanlı toplumunda çok farklı ve zengin toplumsal sınıflar
vardı. Tabi bunun sokağa yansımaları da oluyordu. Sokağın da tabiri caizse
kendine göre sınıflara ayrılmış insanları vardı. Bunlara genel olarak serseri
deniyordu.
Serseri kelimesi Farsça kökenli bir kelime olmakla birlikte genel
anlamda "belli bir işi ve yeri olmayan başıboş (kimse), kabadayı, hayta" gibi
anlamlara geliyordu. Gelin külhanbeyi, kabadayı, kopuk, hayta gibi isimlerle
adlandırılırdan bu serseriler grubunu daha yakından tanıyalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder