KİTABIN ADI
|
ADI AYLİN
|
KİTABIN YAZARI
|
Ayşe KULİN
|
YAYINEVİ
|
Remzi Kitapevi AŞ.
|
BASIM TARİHİ
|
1999
|
KİTABIN KONUSU :
Bu kitap, kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşaya kadar
uzanan bir ailenin kızı olan Aylin DEVRİMEL ‘in fırtınalı yaşamının öyküsüdür.
KİTABIN ÖZETİ :
Lise yıllarında uzun boylu ve sıka bir kız olan Aylin
zamanla güzelleşmiş ve bir gün Esma teyzesinin daveti üzerine Paris’te bir
otelde buluşurlar otelde prens olduğu söylenen bir Arap’la tanışır ve bu
tanışmanın sonunda prensle görkemli bir yaşantı için evlenir Prenses olur.
Ancak her şey düşündüğü gibi gitmez Prens Senusi doğu kültürü ile yetiştiği
için batı kültürü ile yetişen Aylin’e ters gelmekte zamanla Aylin’in özgürlüğü
kısıtlanmaktaydı evliliğe başladığı gibi sakin değil büyük bir kaçışla son buldu;
yaz sonunda Aylin, ablası Nilüferle Cenevre ye gider.
Yaşamanın ideali olan tıp okumaya karar verir ve büyük
uğraşlar vererek Neuchatel Üniversitesine kayıt yaptırır. Okulun ilk yıllarında
hayatında çok büyük değişiklikler yaparak, ihtişamlı hayatından sıyrılarak sade
bir öğrenci olur. Tek hedefi olan tıp fakültesini bitirmek için çok çalıştı
daha sonra fizik ve kimya derslerinde yardımcı olan Jean-Pierre ile evlendi.
İki öğrencinin bu evliliği zaman içinde Aylin’in dış görüntüsünde olduğu kadar iç
dünyasını da değiştirecektir.
Aylin Jean-Pierre ile birlikte yaşadığı günlerde tıp ilmi
ile yakından tanışıp ufkunun penceresini o zamana kadar hiç bilmediği yepyeni
bir dünyayı ardına kadar açacak peşinden koştuğu gerçek zenginliğin dış
dünyanın görkemli vitrinlerinde değil de insanlığın iç aleminde bulunduğunu
öğrenecekti. Okul sonunda Jean-Pierre Nos Alamus’taki nükleer araştırma
merkezinden geri çeviremeyeceği bir teklif aldı. Aylin de New Rachel Hospital
Medical Center’dan teklif aldı ; onların birbirlerine karşı olan sorumlulukları
artık bitiyor müşterek hayatları bir yol ayrımına giriyordu. Ellerinde bu
evlilikten altı yıllık sağlam bir dayanışma ve derin dostluk duyguları ile
dopdolu gençlik anıları kaldı sadece.
Aylin çok ciddiye aldığı bu işine büyük bir heyecanla
başladı. New Rachel’de tanıştığı Afganistanlı genç meslektaşı Azim’in karısı 11
yaşından beri arkadaşı olan Zeynep TARZI çıktı. Aylin, Zeynep ve Azim ile
gittiği Afgan sefahati kokteylinde Paswak adındaki Birleşmiş Milletlerin Afgan esiri
ile tanışır. Paswak evli olmasına rağmen Aylin ile arasında duygusal bir bağ
oluşmuştu. Aylin o yılı aklı beş karış havada geçirdi. Bütün vakitlerini
beraber geçiriyorlardı. Paswak bu yüzden önce Wall Dame’nin Birleşmiş Milletler
genel sekreterliğine daha sonra 1974 yılında Hindistan sefirliğine tayini
çıkmıştı.
Aylin kaderin ağlarını onlar için giderek daha çileli
iplerle örmekte olduğunu nihayet görmeye başladı; ya sevdiği adamı peşinde
dünyayı adım adım dolaşacak ya da mesleğini ön plana alacaktı. Tam meslek
uğruna değmez derken Hastanede Psikiyatri bölümü şefliğine terfi etti. Sonunda
Aylin’in sağduyusu aşkına galip geldi. Aylin gönlü yaralı bar kuşunu çok kısa
bir süre oynadı sonra toparlandı ve işinin başına döndü. Arkadaşı Azim’in
vasıtası ile kendi meslektaşı olan Michel RAMODİSLİ ile tanıştı.
Michel’i çok etkileyici bulmadığı halde evliliğe giden ilk
adımları Michel’in evinde attılar. Daha sonra Aylin bu evlilikten deliler gibi
çocuk istemeye başladı. Aylin’in bu isteğine karşılık Michel dinine ve
geleneklerine çok bağlı olduğunu doğacak çocuğun Yahudi kültürüne göre
yetiştirilebileceğini söyledi fakat Aylin bunu bile sorun etmedi dinini
değiştirmeyi göze aldı. Aylin’e göre insanları dinlerine, ırklarına ve
dillerine göre ayırmak çok saçma idi ona göre insan, insan olduğu için çok
değerli idi onun insan sevgisini bir din veya ırk engelleyemezdi Aylin çocuk
yapma isteğinden 6 düşük yaptıktan sonra vazgeçecekti.
Aylin meslektaş olduğu Michel ile her an beraberdi
işyerleri bir, evleri bir kısacası bütün zamanları birlikte geçiyordu belli bir
süre sonra birbirleri ile bu kadar çok birlikte olmaları Aylin’i çok sıkmıştı
gün geçtikçe birbirlerinden kopuyorlardı ve bir gün Aylin kocasına haftanın
belirli günlerinde birbirlerine izin vermelerini bugünlerde değişik insanlar
ile çıkabileceklerini bunu sonucunda diğer insanlarda görecekleri eksiklikleri
kendilerinde tanımlayıp birbirlerine ölümsüz sevgi ile bağlanacaklardı.
Fakat düşünülen olmadı Aylin yurt dışında olduğu günlerden
birinde Michel bir arkadaşının evinde Barbara adında bir bayanla tanıştı ve bu
tanışma evliliklerinin sonunu getirdi. Aylin sıkıntılı bir zamanında vardığı
karar sonucunda kocasını kaybettiği için hem üzgün hem de suçluluk duygusu
içerisindeydi. Bu sıkıntı ve üzüntü uzun sürmedi her şeyi bir kenara bırakıp
mesleğinde ilerledi fakat bu ilerleme bile onu tatmin etmedi. Bir süre sonra
Amerikan ordusuna katılarak Körfez savaşında ruf sağlığı bozulan hastaları
tedavi eden doktor olmayı düşündü bu nedenle Oklahoma’ya körfez savaşında zarar
görmüş askerleri tedaviye gitti.
Aylin Üniformasını ilk kez 1992’nin soğuk bir Ocak gününde
giydi. 9 Kasım 1992’de ordunun fiziksel aktiviteler sınavını yüksek bir puana
kazanarak başarı sertifikası aldı. Aylin ordudaki görevinde yine işine devam
ediyor, hastalarına çare bulmaya çalışıyordu bir gün kendisine yeni bir hasta
verildi bu kez hasta körfez savaşından sonra geldiği sivil hayata uyum
sağlayamıyordu. Bunun sonucunda hiçbir suçu olmayan bir çok sivili katletmişti.
Aylin bu hastası üzerinde çalışırken Amerikan ordusunun
askerlerini cesaretlendirmesi için verdiği ilaçların yan etkisi sonucu hastanın
bu duruma geldiğini saptadı ve bu sonucu tez bir halde askeri yetkililere
bildirdi. Aylin’in verdiği bu sonucu askeri yetkililer daha önceden bildiğinden
Aylin’in bu olayın üstüne gitmemesini istediler ve onu uyardılar Aylin bu
sessizliği sindiremeyerek sözleşmesinin bitmesinin ardından Albay
rütbesindeyken ordudan ayrıldı.
Ordudan ayrılmasından sonra 19 Ocak 1995 Perşembe günü
evinin bahçesinde o sabah evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından kendi
arabasının altında ölü bulundu. Zengin, ünlü ve saygın insanların yaşadığı
mahallede yerel polis ve yerel yöneticiler mahallenin adını polisiye bir olaya
karıştırmamak için dosyayı apar topar denebilecek bir hızla kapattılar teşhis
ise “Freak Accident” yani Garip bir kaza idi.
“... Yükseltilmiş sahnede kapağı açık maun bir tabut
duruyordu uzun bir sıra oluşturan insanlar tabutta yatan albay üniformalı
Amerikan subayını selamlayıp içlerinden dua veya veda ederek tabutun başından
ayrılınca yanan yürekleriyle gelip salondaki koltuklarda yerlerini alıyorlardı.
Herkes etrafa hakim olan ordu düzeninin saygınlığını kutsar gibi sessizce
ağlıyordu ... Katafalkın üstünde dört bir yanı rengarenk çiçeklerle donanmış
tabutta yatan kişi, bir askerden çok, oraya bir film çekimi için öylece
uzanıvermiş bir Hollywood yıldızını andırıyordu. Bu albay üniformalı Amerikan
subayı bir Türk kadınıydı.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Bir insanın azimle çalışınca başaramayacağı hiçbir şey
yoktur.
KİTAPTAKİ
ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Aylin,genç,güzel,çalışkan ve azimli bir Türk
kızı.Hedeflerine ulaşmak için her türlü fedakarlığı göze alıyor.
Michel,yakışıklı,dürüst aynı zamanda da Aylin’in
meslaktaşıdır.Aylin ile evlenir.
KİTAP HAKKINDAKİ
ŞAHSİ GÖRÜŞLER :
Yazar,Aylin’in başarılarla dolu hayatını oldukça açık bir
dille ve gayet akıcı bir üslupla anlatmıştır.Okunmaya değer bir kitaptır.
YAZAR HAKKINDA
BİLGİ :
AYŞE KULİN
Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat bölümünü bitirdi.
Çeşitli gazete ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalıştı. Uzun yıllar
televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve
senarist olarak görev yaptı. Öykülerden oluşan ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü
1984 yılında yayınlandı. Bu kitaptaki "Gülizar" adlı öyküyü, Kırık
Bebek adı ile senaryolaştırıldı ve bu sinema filmi 1986 yılının Kültür
Bakanlığı Ödülü’nü kazandı. 1986’da sahne yapımcılığını ve sanat yönetmenliğini
üstlendiği Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki çalışmasıyla Tiyatro Yazarları
Derneği’nin En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü’nü kazandı.
1996 yılında Münir Nureddin Selçuk’un yaşam öyküsünün
anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı kitabı yayınlandı. Aynı yıl, Foto Sabah
Resimleri adıl öyküsü Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, bir yıl sonra aynı adı
taşıyan kitabı Sait Fait Hikâye Armağa’nı kazandı. 1997’de yayınlanan Adı;
Aylin adlı biyografik romanı ile, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
tarafından yılın yazarı seçildi. 1998 yılında Geniş Zamanlar adlı öykü kitabı,
1999’da İletişim Fakültesi tarafından yılın romanı seçilmiş olan Sevdalinka ve
2000’de yine bir biyografik roman olan
Füreya yayınlandı.
KİTAPLARI;
* Güneşe Dön Yüzünü (1984)
* Bir Tatlı Huzur (1996)
* Adı; Aylin (1997)
* Geniş Zamanlar (1998)
* Sevdalinka (1999)
* Füreya
(2000)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder